Türkiye “Öğrenci-Öğretmen Oranları” grafiğinde nerede?

Bu makalede, çeşitli ülkelerdeki öğrenci-öğretmen oranlarını inceleyerek OECD ve UNICEF verilerine göre en iyi ve en kötü performans gösteren ülkeleri vurguluyoruz ve Türkiye'yi bu bağlamda değerlendiriyoruz.

Öğrenci-öğretmen oranı, eğitim kalitesinin önemli bir göstergesidir ve bir okuldaki her öğretmene düşen öğrenci sayısını gösterir. Düşük bir oran genellikle öğrencilere daha fazla bireysel ilgi anlamına gelirken, yüksek bir oran daha büyük sınıflar ve daha az bireysel destek demektir. Öğrenci sayısı ve öğretmen sayısı Türkiye’de değişmekle birlikte, son günlerdeki gündemde, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Erzurum’da AKP’nin bayramlaşma programında konuşurken, “Sokakta gördüğünüz 80 kişiden biri, MEB tarafından maaşı ödenen öğretmen statüsünde. Bu devasa bir rakam. Dünyanın hiçbir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi, kamu tarafından fonlandırılmıyor” demişti. Buı haber biraz da bununla ilgili.

Bu makalede, çeşitli ülkelerdeki öğrenci-öğretmen oranlarını inceleyerek OECD verilerine göre en iyi ve en kötü performans gösteren ülkeleri vurguluyoruz ve Türkiye’yi bu bağlamda değerlendiriyoruz.

En İyi Performans Gösterenler: En İyi Öğrenci-Öğretmen Oranları

OECD ülkeleri arasında en düşük öğrenci-öğretmen oranına sahip olan aşağıdaki ülkeler, kişiselleştirilmiş eğitim için daha elverişli koşullara işaret ediyor:

Aşağıdaki ülkelerdeki oranlar, 1 öğretmene kaç öğrenci düştüğünü gösteriyor. Örneğin, Lüksemburg’da bu oran 9 öğrenci, Yunanistan ve Litvanya’da 10 öğrenci.

Bu ülkeler genellikle eğitime büyük yatırım yapar ve öğrencilerinin ihtiyaçlarını etkin bir şekilde desteklemek için yeterli personel sağlar.

En Kötü Performans Gösterenler: En Kötü Öğrenci-Öğretmen Oranları

Öğrenci-öğretmen oranının en yüksek olduğu ülkeler, bireysel ilgi sağlama konusunda zorluk yaşar. İlköğretim çağında öğretmen başına en çok öğrencinin düştüğü ülkeler arasında Türkiye de bulunmaktadır. Türkiye’de 1 öğretmene 20 öğrenci düşüyor.

Bu ülkelerin birçoğu büyük nüfusları ve sınırlı eğitim kaynaklarıyla uğraşmakta, bu da daha düşük oranları korumayı zorlaştırıyor.

Türkiye’de şu an ilköğretim öğrencisi sayısı

Türkiye’nin Konumu

Türkiye’nin ilkokul çağındaki öğrenci-öğretmen oranı 20:1, diğer yaşlarla birlikte öğrenci-öğretmen oranı 24:1 ile en yüksek orana sahip ülkeler arasında yer alıyor. Bu yüksek oran, öğrencilere kişiselleştirilmiş eğitim sağlamada önemli zorluklara işaret eder. Türkiye’deki okullarda sınıf mevcutlarının fazla olması kaynakları zorlayabilir ve eğitim kalitesini etkileyebilir. Bu durum, ortalamanın 13:1 civarında olduğu önde gelen OECD ülkelerinde görülen oranlarla dikkat çekici bir tezat oluşturuyor.

Yıllara göre Türkiye’de öğretmen-öğrenci oranları

UNICEF’in yayınladığı, Türkiye’nin 1971-2017 yılları arasındaki eğitmen – öğrenci sayısı verilerine göre, Türkiye için ortalama değer öğretmen başına 28,74 öğrenci.Tabii, bu sayı zamanla düşüyor ve böylece daha çok öğretmen daha az öğrencili sınıflarda öğretmenlik yapabiliyor.

2017 yılında öğretmen başına en düşük 16,98 öğrenci, 1971 yılında ise öğretmen başına en yüksek 37,8 öğrenci düşmüş. En son 2017 yılı değeri öğretmen başına 16,98 öğrenci. Karşılaştırma için, 2017 yılında 132 ülkeyi baz alan dünya ortalaması öğretmen başına 21,75 öğrenciydi. Bu skala sadece İlköğretimi değil, tüm çağları birlilkte alıyor.

Çıkarımlar ve Zorluklar

Ülkeler arasındaki öğrenci-öğretmen oranlarındaki farklılıklar, hükümetin eğitim harcamaları, nüfus artışı ve ulusal politikalarda eğitime öncelik verilmesi gibi faktörlere bağlı olabilir. Düşük oranlara sahip ülkeler genellikle iyi finanse edilen eğitim sistemlerine ve bireyselleştirilmiş öğrenmenin önemini vurgulayan politikalara sahiptir. Buna karşılık, daha yüksek oranlara sahip ülkeler yetersiz finansman, yüksek doğum oranları ve diğer sosyoekonomik zorluklarla mücadele edebilir.

Türkiye için öğrenci-öğretmen oranının düşürülmesi, eğitim çıktılarının iyileştirilmesi açısından hayati önem taşımaktadır. Öğretmen istihdamı ve eğitimine yatırım yapılması, eğitim altyapısının iyileştirilmesi ve daha küçük sınıf mevcutlarını destekleyen politikaların uygulanması bu sorunun çözülmesine yardımcı olabilir.

Öğrenci-öğretmen oranı, farklı ülkelerdeki eğitim kalitesini değerlendirmek için hayati bir ölçüttür. Lüksemburg ve Norveç gibi ülkeler düşük oranlarıyla örnek oluştururken, Türkiye gibi ülkeler önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Bu eşitsizliklerin giderilmesi, tüm öğrencilerin hak ettikleri kaliteli eğitimi alabilmeleri için elzemdir.

Türkiye öğretmen ihtiyacına nasıl bakıyor?

Türkiye’de öğretmen ihtiyacı, eğitim sisteminin karşı karşıya olduğu önemli konulardan biridir. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in açıklamalarına göre, Türkiye’nin şu anda yaklaşık 68 bin öğretmene ihtiyacı bulunuyor. Bu ihtiyacın belirlenmesi, her yıl okulda okutulan dersler, öğrenci sayısı ve şube sayısı üzerinden yapılan hesaplamalara dayanıyor​ (MEB’in açıklaması)

Özellikle yabancı dil eğitimi, özel eğitim öğretmenliği, sınıf öğretmenliği ve okul öncesi öğretmenliği gibi alanlarda ciddi bir ihtiyaç bulunuyor. Ayrıca, imam hatip okullarında meslek dersi öğretmenliği gibi spesifik alanlarda da öğretmen temininde zorluklar yaşanıyor​

Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmen sayısı ihtiyacını karşılamak için sürekli güncellemeler yapıyor ve yeni atamalar planlıyor. Önümüzdeki dönemlerde öğretmen atama sayısının belirlenmesi için Maliye Bakanlığı ile görüşmeler devam ediyor.

Türkiye’nin öğretmen açığını kapatmak ve eğitim kalitesini artırmak için öğretmen istihdamını artırmak, eğitime yatırım yapılması, eğitim altyapısının iyileştirilmesi ve daha küçük sınıf mevcutlarını destekleyen politikaların uygulanması gerekiyor. Bu adımlar, öğrenci-öğretmen oranını düşürerek eğitim çıktılarının iyileştirilmesine katkıda bulunabilir.

“Cumhuriyetin 100. Yılında Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim” çalışması ve Türkiye’de tarihsel olarak değişim

Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan “Cumhuriyetin 100. Yılında Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim” adlı çalışmanın verilerine göre, cumhuriyetin ilk yıllarında öğrenci sayısı 361 bin 514 iken, 2023 yılında bu sayı yaklaşık 19 milyon 126 bin 106’ya ulaşmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2024 Mart ayında açıkladığı verilere göre:

Bu çalışma, Türk millî eğitim sistemindeki önemli gelişmeleri “Geçmişten Günümüze Sayılarla Eğitim 1923-2023” başlığı altında verilerle ortaya koymaktadır.

Çalışmada, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar Türk eğitim sistemi ve kurumsal yapısının tarihî gelişimi verilerle desteklenerek anlatılmaktadır.

100 yıllık süreçte Türk eğitim sisteminin gelişimi; “bütçe”, “okul öncesi”, “ilkokul”, “ortaokul”, “ortaöğretim”, “yükseköğretim”, “özel öğretim”, “özel eğitim”, “yaygın eğitim” ve “uluslararası sınav sonuçları” gibi konu başlıkları etrafında yıllara göre karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.

Bu kapsamda, 1923-2023 yılları arasında derslik sayısındaki artış dikkat çekmektedir. 1923-2003 yılları arasında 343 bin 194 olan derslik sayısı, 2023 yılında 613 bin 785’e yükselmiştir. Son 20 yılda yapılan derslik sayısı, önceki 80 yılda yapılanlardan daha fazladır.

Türkiye’de 1923-1924 eğitim öğretim yılında 5 bin 133 olan okul sayısı, 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında 43 bin 620’ye ve Cumhuriyetin 100. yılında ise yaklaşık 15 kat artarak 74 bin 549’a ulaşmıştır.

Öğrenci ve öğretmen sayılarındaki artış da dikkat çekicidir. 1923-1924 eğitim öğretim yılında 361 bin 514 olan öğrenci sayısı, 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında 6 milyon 733 bin 890’a ve 2023-2024 eğitim öğretim yılında ise yaklaşık 53 kat artarak 19 milyon 126 bin 106’ya yükselmiştir.

1923-1924 eğitim öğretim yılında 12 bin 266 olan öğretmen sayısı, 50 yıl sonra 1972-1973 eğitim öğretim yılında 209 bin 49’a ve Cumhuriyetin 100. yılında ise yaklaşık 93 kat artarak 1 milyon 146 bin 177’ye çıkmıştır.

Okul başına düşen öğrenci sayıları da önemli değişimler göstermiştir. 1923-1924 yıllarında ilkokullarda 70’ten 220’ye, ortaokullarda 82’den 274’e, genel ortaöğretimde 54’ten 390’a, mesleki teknik ortaöğretimde 102’den 362’ye ve yükseköğretimde ise 324’ten 1618’e çıkmıştır.

1923-1924 ve 2022-2023 yılı verilerine bakıldığında, 1923-1924’te ilkokullarda 33 olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısı, 2022-2023 eğitim öğretim yılında 18’e düşmüş, ortaokullarda 7’den 14’e, genel ortaöğretimde 2’den 13’e çıkmış, mesleki ve teknik ortaöğretimde ise 11’de sabit kalmıştır.

Haber: Onur Metin – HepsiVeri

More From Forest Beat

Dünyada ve Türkiye’de Yıllık Eğitim Enflasyonunun Değişimi: Nedenleri, Etkileri ve Geleceği

Eğitim, bireylerin ve toplumların gelişimi için en önemli unsurlardan biri olsa da, son yıllarda artan eğitim maliyetleri büyük bir tartışma konusu halinde. "Eğitim enflasyonu"...
Eğitim
9
dakika

Engelli Çocuklar Eğitimde Eşitsizliklerle Mücadele Ediyor

Türkiye’de engelli çocukların eğitime erişimi, toplumsal eşitsizliklerin bir yansıması olarak önemli bir sorun teşkil ediyor. Eğitim İzleme Raporu 2024’e göre, engelli çocukların eğitime dahil...
Eğitim
5
dakika

Türkiye’de Kütüphane Sayısı ve Yayın Materyalleri sayısında önemli artış

Türkiye’deki kütüphane sayısı, 2023 yılında 48 bin 733’e ulaşarak önemli bir artış gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nin idari kayıtları esas alınarak yayımlanan istatistikler, kütüphane çeşitliliğinin...
Eğitim
2
dakika

Yapay Zeka ve Otomasyon, İş Dünyasında Devrim Yaratıyor: İş Gücü Değişiyor

Teknoloji dünyasının hızla ilerlemesi, iş dünyasında köklü değişimlere yol açıyor. Özellikle yapay zeka ve otomasyon teknolojileri, geleneksel iş süreçlerini dönüştürerek, insan kaynaklı iş gücünün...
Eğitim
7
dakika
spot_imgspot_img